Başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istedim

Merhabalar ben her zaman ki gibi yaptığım işlere başladım tabi beni bu işlerden alıkoymak isteyen beni seven dostum var bu işleri hiç istemiyor yapmamı yine bir gün iş için cagrildigim otele gittim birde ne göreyim en sevdiğim… Ben Kahramanmaraş’lıyım. Görücü usulü evlendim ama eşimi çok sevdim. Kaynanam, kaynanamın kaynanası ve eltim aynı evde dokuz kişi yaşıyorduk. Ben hepsine de saygı duydum ne derseler yaptım. Meyveleri soydum çatalla yediler. Hizmette kusur etmedim. Ayakkabıları boyar önlerine koyardım. Havlularını tutardım. Mantolarını ceketlerini tutardım. Şimdiki gelinler bunları asla yapmaz. Altı sene çocuğum olmadı… Eşimi doktora götürdüler beni götürmediler. Beni yıllarca hamama, sıcak suya Ilıcaya götürdüler. Şifalı bitkiler içirdiler. Kaynanam son zamanlarda sürekli hakaret etmeye başladı. Dedi ki.. Sen bana torun veremedin, düş yakamızdan, oğlumun ayağında terliksin. Meyvesiz ağaç. Bir ömür boyu çocuk yapmanı bekliyemem. Meyvesiz ağacı budarlar. Çok bile bekledik altı sene dedi. Görümcem ise öyle şeyler dedi ki.. Artık dayanamadım.. Sonrasında ise Elif, her zamanki gibi işine yoğunlaşmıştı. Kendisi başarılı bir iş kadınıydı ve sık sık iş seyahatlerine çıkardı. Ancak bu seferki seyahat, onun için farklıydı. Çünkü yakın dostu Ayşe, Elif’in işine olan düşkünlüğünü eleştirir ve onun daha fazla dinlenmesi gerektiğini söylerdi. Elif, Ayşe’nin endişelerini anlar ama işine olan tutkusundan vazgeçemezdi.
Bir gün, önemli bir toplantı için çağrıldığı otele gitti. Otele adım attığında, lobide beklenmedik bir manzarayla karşılaştı. Gözlerine inanamadı; yıllar önce üniversitede tanıştığı ve çok sevdiği eski sevgilisi Can, karşısındaydı. Haberin devamını okumak için sonraki sayfaya geçiniz…