Aşkın Ötesindeki Sır
Eylül, işyerindeki yoğun tempodan sonra birkaç günlüğüne şehri terk etmeye karar verdi. Dağların eteklerinde sakin bir kır evine gitmek, ona hem fiziksel hem de ruhsal bir kaçış sunuyordu. Ev sahibi Alper, Eylül’ün geldiği ilk günden itibaren dikkatini çekmişti. Alper’in gizemli bakışları, sakin ama derin sohbetleri, Eylül’ün içindeki merakı uyandırıyordu. Her konuşmasında, gözleri Eylül’ün içine işlerken, aralarındaki mesafe giderek daralıyordu.
Bir akşam, Alper Eylül’e bahçede eski bir salıncağa oturmayı önerdi. Eylül yerleşirken, Alper hemen arkasında belirdi, salıncağı hafifçe itmeyi başladı. Her hareketi, Eylül’ün vücudunda bir dalga gibi yankı buluyordu. Alper, biraz daha yaklaşıp ellerini Eylül’ün beline koyduğunda, Eylül bir an ne olduğunu anlamadı. Bedenindeki tedirginlik, hızla yerini meraka bırakıyordu. Alper, bir adım daha atarak, Eylül’ün saçlarını kokladı ve hafifçe boynuna dokundu. “Bunu istiyor musun?” diye sordu, gözleri Eylül’ün gözlerinde kaybolarak.
Eylül bir an ne söyleyeceğini bilemedi, ama vücudu onun kararını vermişti. İçindeki istek, bu merakı daha fazla engellemesine izin vermiyordu. Yavaşça Alper’in ellerini hissederek ona yaklaştı. Vücutları birbirine değdiğinde, her şey yavaşladı. Alper’in elleri, Eylül’ün sırtına kayarken, bu anın cinselliğin ötesinde bir şey taşıdığına dair bir his vardı. Alper, bir adım daha ileri giderek, Eylül’ün dudaklarına yavaşça bir öpücük bıraktı. Her şey birdenbire, içsel bir uyanışa dönüştü.
Haberin devamını okumak için sonraki sayfaya geçiniz…
Bir yanıt yazın